10 Aralık 2014 Çarşamba

Zaman Akıp Giderken...

Zaman nedir sizce? Neyi ifade eder?

Zamanı satın almak mümkün müdür?

Ya da depolamak ve çoğaltmak elimizde midir?

Ve de en önemlisi akıp giden zamanı geri getirebilir miyiz???

Tüm bu yukarıda sorduklarıma "HAYIR" dediğinizi duyar gibiyim. Hatta belki bu konuda derin iç çekişleriniz bile olabilir...

Zaman dünyada tüm insanlara eşit olarak dağıtılan tek soyut kavramdır. Evet, kesinlikle net olarak konuşabileceğim ve arkasında sonuna kadar durabileceğim tek eşit dağıtılan kavram...

Gerek bilim dünyasının gerekse günlük yaşantımızın çözülemeyen, hep anlamlandırılmaya çalışılan konularından biri olmuştur zaman... Zamanın akışından, hangi yöne aktığından bahsetmek de fiziğin en tartışmalı konularındandır. Ve buradan yola çıkarak "Zaman İçinde Yolculuk"tan söz edilir ve bunun mümkünlüğü tartışılır. 

Zamanın bilimsel yönünün yanı sıra felsefi yönü de Tarih boyunca önemli araştırma konusu olmayı başarmıştır. Tarihte Eski Mısır Rahipleri, zamanı enerjinin yok oluşu veya başka bir enerjiye dönüşümü olarak tanımlarken, yine sonsuzluğun da "Tanrı"yı simgelediğini ifade etmişlerdir. Bu noktada, zamanın din ile de özdeşleştiğini söylemek mümkün hale geliyor.

Günlük hayatımızda ise zamanı nasıl değerlendirdiğimize bakacak olursak karşımıza verimli etkin zaman ve boşa giden zaman gibi iki yeni kavram daha çıkıyor. Araştırmalara göre günlük zamanımızın yaklaşık olarak % 30 - % 40 arasını aktif iş görebilme gücü olarak kullanırken; geri kalan % 60 - % 70 'lik kısmı ise akıp giden ve işe yaramayan zaman olarak adlandırabiliriz. Peki hiç düşündünüz mü bu geriye kalan, boşa akıp giden zaman nereye gidiyor ???

  • Netleşmemiş Hedefler
  • Planlama Hataları
  • Öncelik-Önem Sıralaması Yapamama
  • Sürekli Erteleme
  • Detaylarla Fazla Uğraşma
  • Öze inememe

Tüm bunları göz önüne aldığımızda yepyeni bir soru çıkıyor bu defa da karşımıza; "Zaman mı bizi yönetiyor, biz mi zamanı?" 

Belki de bu sorunun cevabını bulduğumuz zaman çözüme ulaşmak için en doğru adımı atmış olacağız ne dersiniz? Zaman, asla bizim denetimimize, kontrolümüze girmez. Biz ancak zaman içerisinde kendi tutum ve davranışlarımızı yönetebiliriz. Bu nedenle isteyip de zaman bulamadığımız için yapamadığımız şeyler, aslında gerçekten de çok istemediğimiz, öncelik vermediğimiz şeylerdir. Zamandan kazanmak, onu yönetmek istiyorsak, önce kendimizi yönetmekle ve nerede kaybettiğimizi bulmakla işe başlamalıyız...

Zaman yönetiminde asıl olan kendimizi yönetmek ise burada en önemli faktör tabi ki de kişiliğimizdir. Zaman yönetiminde kişilik etkisini de başka bir yazımda ele alacağım. Hatta belki ufak bir test ile kişilik tipinizi belirlemeye de yardımcı olabilirim. 

Zaman yönetiminin bize ne gibi faydası var ki bu kadar üzerinde durulan bir konu haline geliyor???

Öncelikle kariyerinin henüz başında olanlar için etkili bir kariyer planlaması aracıdır zaman yönetimi... Gerek iş hayatı gerek sosyal hayatımız için etkili iletişimin temelidir ve bunun sonucunda kaliteli dinlenme zamanları elde etme imkanı bulabiliriz. Zaman yönetimi beraberinde düşünme ve değerlendirme yeteneğimizin gelişmesini de getirir.

Zaman yönetimiyle birlikte verimden çok etkinliğin önemli olduğunun farkına varabiliriz. bir işi doğru yapıp problemleri çözmek verimli gibi görünürken; doğru işe yapıp problemlerin kök nedeninin bulup tekrarlanmasını önlemek etkin olan yöntemdir. Bu örnekten de anlaşıldığı gibi işi doğru yapıp, problem çözmek her zaman yeterli olmamaktadır. Ve belki ki akıp boşa giden zamanın sebebi burada yatmaktadır. bu nedenle işlerimizi planlarken önem ve aciliyetine göre iyi analiz etmeliyiz. Buna göre önceliklendirmeli ve günümüzü 4 pasta dilimine bölerek işlerimizi planlamalıyız. 



Son olarak, sizlerle paylaşmak istediğim her dakikadan daha fazla zevk alabilir, mesleğinizde ve kişisel yaşantınızda daha başarılı olabilir ve çok daha az çabayla çok daha fazla şey başarabilirsiniz.

Bunun için tek ihtiyacınız olan, kendinizi iyi bir şekilde analiz ederek kendi içsel yönetiminizi sağlamanızdır. Hayatınızdan daha fazla ZAMAN almaya başlamak için geç kalmış değilsiniz... Bugünü bir başlangıç, dönüm noktası olarak kabul edip ilk adımı atmaya ne dersiniz? 

Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder